11 Ocak 2015 Pazar

Peter Kurten (Düsseldorf Vampiri)

26 Mayıs 1883'de Almanya’nın Mülheim kentinde 13 çocuklu bir ailede doğan ve daha 5 yaşında iken iki arkadaşını katleden Peter Kurten’in,10 yaşındayken bir arkadaşını Rhine nehrinde boğduğu da söylenir. Peter Kurten,“Düsseldorf Vampiri“ olarak da bilinir.

Peter Kurten küçüklüğünde babasının hareketlerini taklit ederdi ve babası kızına tecavüz ederken yakalandığı zaman, o da aynı şeyi tekrarlamaya çalışmıştı. Babasının hareketlerini kafasına işleyerek büyüyen katil, babası hapishanedeyken onun yerine kiracı olarak gelen bir köpek yakalama görevlisinden köpeklere mastürbasyon yapmayı ve onlara işkence çektirmeyi öğrenmişti. Kanın tadına ilk kez 9 yaşında bakmıştı. O yaşta kuğuların kafalarını kesip, kanını içerdi. Bu öğrendikleri onun küçüklüğündeki vahşet tecrübeleri olmuştu.

Cinayet kariyerine başlamadan önce bir fabrikada sendikacı olarak çalışan, sık kiliseye giden Peter Kurten evliydi ve çok hoşgörülü bir karısı vardı. Yaptıklarını itiraf edene kadar her şeyi karısından uzun süre gizli tutmuştu.

İlk kurbanı (5 yaşında öldürdüğü iki arkadaşı dışında) 1913 yılında öldürdüğü 8 yaşındaki Christine Klein adında bir kızdı. Kız birçok yerinden bıçaklanmıştı ve tecavüze de uğramıştı. Bunun dışında kız bölüm bölüm yakılmıştı. Bu cinayetle birlikte Peter Kurten'in seri cinayetleri başlamış oldu. Aşağıda Peter Kurten'in öldürdüğü ve kimliği belirlenmiş kişileri görebiliriz:

- Christine Klein (8); Tecavüze uğrayıp, daha sonra boğazı kesildi.
- Rudolf Scheer (45); Birahaneden evine dönerken kafasından ve boynundan ardarda bıçaklanarak öldürüldü. (13 Şubat 1929)
- Rosa Ohliger (8); Katil tarafından bir çitin arkasına çekilerek 13 kere bıçaklandı. Daha sonra olay yerine dönen katil, cesedi yaktı. (9 Mart 1929)
- Luise Lenzen (13) - Gertrud Hamacher (5); Luise Lenzen boğularak ve birçok yerinden bıçaklanarak, Gertrud Hamacher ise boğazı kesilerek bir çayırda öldürüldü. (24 Ağustos 1929)
- Maria Hahn (20); Ren nehri kıyılarında 20 kez bıçaklanarak öldürüldü ve cesedi aynı yılın kışında bulundu.(1929 sonları)
- Ida Reuter (31); Düsseldorf'un dışında kafasına inen baltayla hayata
 gözlerini yuman ve öldürülmeden önce tecavüze uğrayan hizmetçi kız. (Eylül 1929)
- Gertrud Alberman (5); Katil tarafından boğularak ve 36 kere makas saplanarak öldürüldü. (7 Kasım 1929)
- Maria Budlies / Budlick; Peter Kurten'in son vakası. Peter Kurten tarafından kaçmasına izin verildi.

Peter Kurten,1. Dünya Savaşının tamamını hapiste geçirdi.1921’de tahliye edildi ve 1925’te bir hayat kadınıyla evlenerek Düsseldorf’un merkezinde bir apartmana taşındı. 1929’da dedektifler, bir seri katilin sokaklarda gezdiğini anlamışlardı. İşlenen 46 suçun aynı kişi tarafından işlendiğine kanaat getirmişlerdi. Ebeveynler çocuklarını sokağa çıkarmamaya başlamış, bir süre sonra halkın büyük bir bölümü korkusundan evlerinden ayrılmamaya başlamıştı.

1930’da Maria Budlies adında bir kadına tecavüz etmiş ve kaçmasına izin vermişti. Maria, bundan asla polise bahsetmedi, ama Köln’deki bir arkadaşına yolladığı mektupta olayları anlattı. Mektup asla Maria’nın arkadaşına ulaşmadı, ama bir gün postanede mektup açılınca polisler Maria’ya ulaştı. Maria, Peter Kurten’in evini polislere bildirdi. Peter Kurten bu olaydan sonra yakalandı, artık sona yaklaşmıştı. Kimse onun neden bu son kurbanı olan kadını bıraktığını bilmiyordu.

Cinayetlerinde genellikle bir makas veya bıçak yardımıyla kurbanlarının boğazlarını kesiyor, kafataslarını parçalıyor ve kanlarını emiyordu.
Aslında tüm kurbanlarını kadınlardan seçmiyordu ve bu da onun bu işi her zaman kendi cinsel doyumluluğu için yapmadığını gösteriyordu.
Masum görünüşü altında vahşilik yatan Peter Kurten'in ismi, kriminoloji tarihindeki yerini “bir psikiyatrist tarafından sorgulanan ilk seri katil“ olarak almıştır.
2 Temmuz 1931'de,ölüme mahkûm edilen Peter Kurten, Klingelputz hapishanesinde giyotinle idam edildi. Son arzusu kendi kafası kesilirkenki kansesini duymaktı…

“Pişman değilim. Yaptığım bütün işler beni utandırsa da, size anlatmalıyım. Geriye dönüp baktığımda bütün detaylar hiç de kötü, can sıkıcı değildi. Aksine bundan hoşlanıyordum.“

(Peter Kurten’in kendisini sorgulayan psikiyatriste söylediği sözler.)

Cinayetlerini bide onun ağzından dinleyelim.

1. Bayan Klein.(ilk cinayeti)PK:' o gece çok heyecanlı ve sabırsızdım. Eğer karşıma bir hayvan çıksaydı ona bile saldırırdım. Ama karşıma şans eseriBayan Klein çıktı. Kadının üstüne atladım, makasımı onun alnına tekrar tekrar sapladım. Kadın yere düştü. Böylelikle bende ondan istediğim şeyi sıcakkanını aldım. Onu kana kana içtim. Makasım körelmişti sonraki kurbanlar için onu tekrar bileyip keskinleştirdim.'

2. PK:'o akşam 8–10 yaşlarında küçük bir kızla karşılaştım. Ona nereye gittiğini sordum. Eve gidiyorum dedi küçük kız. Gel ben seni ***ürürüm dedim ona. Elini avuçlarımın arasına aldım. Bir anda içimde bir şeyler hareketlendi, başım döndü. Kendimi kaybedip, kızın boğazına sarıldım. Sonra sağ elimle bıçağımı paltomdan çıkarıp kızın gözüne, boğazına boynuna artık neresine gelirse sapladım.
Kızı öldürdükten sonra sinemaya gittim.23.00 sularında elimde bir şişe gazyağıyla, onu yakmak için geri döndüm. Ama etrafta çok fazla insan vardı. Ben de gazyağını bir çalılığın arkasına saklayıp evime gittim. Ertesi sabah 6.00 da kalktım. İlk işim kızın yanına gidip, cesedini gazyağı ile yakmak oldu.'

3. Rudolf Scheer. PK:' O gece saat 22.00 de parka gitmiştim.3 saat boyunca bir insanın geçmesini bekledim. Sonra yoldan sendeleyerek gelen bir adam gördüm. Beni gördü ve bana anlaşılmaz laflar etti. Sinirlendim ve adama sert bir yumruk attım. Adam yüzüstü yere
yığıldı. Cebimden bıçağımı çıkarıp adamın sırtına sapladım. Adam birden kalkıp bacaklarıma sarıldı. Bunu hiç beklemiyordum ama yine de bıçağımı ona saplamaya devam ettim. Hatta bıçağımı o kadar derine sapladım ki, onu zorlukla geri çıkartabildim.
Adam bacaklarımı bıraktı ve yere düştü. Onu hendeğe kadar sürükledim. Sonra bir tekmeyle onu çukurdan aşağıya yuvarladım. Tam eve geliyordum ki onu sürüklerken, botlarında bıraktığım parmak izleri aklıma geldi. Tüm izleri ortadan kaldırmam 8 dakikamı aldı.

4. Anna Goldhousen-Bayan Mantel-Gustav Karnblum. PK:'Saat 22.00 de Lierehfeld'deki fuara gittim. Yolda yürüyen
 iki kadın gördüm. Onları takip ettim. Birbirlerinden ayrıldıktan sonra kadınların birine Anna Goldhousen'e bıçağımla saldırdım. Kadın bağırmaya başlayınca
yakalanırım korkusuyla oradan kaçtım. O gece Bayan Mantel ve Gustav Karnblum adlı iki kişiye daha saldırdım.

5. Gertrud Hamacher-Luise Lenzen. PK:'Saat 22.00’ye kadar kendime bir kurban bulmak için bekledim. Tam ümidimi kaybediyordum ki patikadan gelen iki küçük kız gördüm. Onları takip etmeye başladım. Sonra yanlarına yaklaşıp, büyük kıza yakında ki bir dükkândan bana bir sigara alıp alamayacağını sordum. Kıza parayı verdim, böylece o sigara almaya gidince ben de küçük kız ile yalnız kaldım. Küçük kızı kucağıma aldım ve onu mısır tarlasına ***ürdüm. Sonra ağzını elimle kapatıp onu yere yatırdım ve boğazını kestim. Bıçağı orada bırakıp, ötekinin yanına gittim. Kız bana sigara paketini verirken birden onun boğazına sarıldım ve onu nefessiz bırakana dek sıktım. Onu da diğerinin yanına sürüklerken kız aniden canlandı ve elimden kaçıp bağırmaya başladı. Bunun üzerine bende bıçağı alıp kıza fırlattım. Onu sırtından vurmuştum. Kız yere düştü. Bıçağı bedeninden çıkarıp bir kaç kez daha sapladım. Sonra ikisini de orada
bırakıp gittim.'

6. Ida Reuter. PK: O pazar saat 18.00 de kurban aramak
 için dışarı çıktım. Yanıma çekicimi de almıştım. Tren istasyonunda genç bir kadınla karşılaştım. Onu bir şeyler içmeye davet
ettim. Beraber birkaç bira içtikten sonra koruda gezinmeye başladık. O ilerisinin karanlık olduğunu ve daha ileri gitmek istemediğini. Söyledi. O sırada birinin gelip gelmediğini anlamak için etrafa bakınıyordum. Etrafta bizden başka kimsenin olmadığını anlayınca
çekicimi çıkardım ve kızın alnın tam ortasına indirdim. Kız yere yığıldı. Yaklaşmakta olan ayak seslerini
 duyunca kızı ellerinden tuttum ve bir çalının arkasına gizledim. İnsanlar geçene kadar bekledim. Bu sırada kız kendine geldi. Onu bırakmam için bana
yalvarmaya başladı. Onu korunun içine çektim ve çekicimi bir kaç defa daha kafasına indirdim.

7. Elisabeth Dorrier. Pk:' 23.00 sularında cebimde çekicimle etrafta dolaşıyordum. Tiyatronun önünde duran narin bir kız gördüm. Adı Dorrierdi. Ona benimle yürüyüp yürümeyeceğini sordum. İlk başta buna istekli değildi ama onu ikna etmeyi başardım. Aynı İda'da olduğu gibi onunla ilk başta bira içtik, sonra nehir kenarında yürümeye başladık. Birden onun bir adım gerisinde durdum ve çekicimi cebimden çıkardım. Tüm gücümle çekici kafasına indirdim. Aynı İda gibi yere yığıldı. Onu da çalıların arkasına çektim ve başını çekicimle ezdim.'

8. Gertrud Albermann. Pk:'Öğleden sonra 17.00 sularında bıçağımı da yanıma alıp gezmeye çıktım. Kendi halinde oynayan 5–6 yaşlarında bir kız gördüm. Yanına gelip benimle gezmek isteyip istemediğini sordum. Kız gerçekten çok tatlıydı. Büyük bir neşe içinde kendini benim kollarıma attı. Minicik kollarını boynuma dolayıp başını güvenle omzuma koydu. Boş yollardan geçip fabrikaya geldim. O ne olup bittiğini anlamadan ellerim onun küçük boynuna dolanmıştı. Boğazını sıktım, sıktım, sıktım. Ta ki nefessiz kalana dek. Sonra bıçağımı çıkarıp, vücudunu delik deşik ettim. Kızın cansız vücudunu çöplerin arasına attım. Ellerimi de oradaki çimenlere sürüp temizledim.'

9. Maria Huhn. Pk:'8 ağustos da hayvanat bahçesinde tek başıma dolaşıyordum. Birini öldürmek gibi bir niyetim yoktu. Bir banka oturdum. Yanımda oturan kız bana döndü ve benimle konuşmak istedi. Uzun bir konuşmasonucu gelecek pazar beraber dışarı çıkma kararı aldık.

15 ağustos da Stindemuhle restoranında bir şişe şarap içtik. Orada yaklaşık üç saat oturduktan sonra çorba ve bira içmek için başka bir yere gittik. Karnımızı doyurduktan sonra çayırda yürüyüşe çıktık. İşte o an onu öldürmeye karar verdim. Onu bir hendeğin yanındaki koca çalılığın arkasına ***ürdüm. Yere oturduk. Saat
 dokuzu yirmi geçiyordu. Birden onu boğazından yakaladım ve kafasını yanımdaki kütüğe vurdum ama kız kısa bir süre sonra kendine geldi. Bunun üzerine elimdeki makası boynuna sapladım. Epey kan kaybetti Kısa bir süre lanet olası tekrar kendine geldi. Kısık bir sesle bana yalvarmaya başladı. Sesine dayanamıyordum.
Sinirlendim. O sesi tamamen susturmak için makası kalbine sapladım. Kanın fışkırma sesini dinledim. Bu ses, öteki sesten daha huzur vericiydi.

10.Christine Klein. Pk:'O sıralar hırsızlıkla uğraşıyordum. Bir cumartesi akşamı kendime Wolfstrassede soyabileceğim uygun bir yer arıyordum. Klein ailesinin yaşadığı Cologne Hanı gözüme çarptı. Gece 10–11 sularında yukarı kata tırmandım. Kilitli birkaç kapıyı açtım ama içerde çalabileceğim değerli bir şey bulamadım. Derken içinde küçük bir kızın uyuduğu bir odaya geldim. Çocuğun başı cama dönüktü. Sol elimle kızın ağzını kapattım ve sağ elimle kızın boğazını sıkmaya başladım. Kız uyandı ve debelenmeye başladı ama sonunda bilincini kaybetti. Cebimde taşıdığım küçük ama keskin bir bıçak vardı. Kızın başını kucağıma aldım ve bıçağımla birden boğazını kestim. Belli bir müddet kanın akışını seyrettim. Sonra kızı yatağa yatırım üstünü örttüm. Odadaki izleri sildim ve kapıyı kızın üstüne kilitledim.

11. Charlotte Ulrich. PK:'Kızla bir bardak bira içtik. Sonra Grafenberg koruluğuna gittik. Kız
karanlıktan korkuyordu. Onu sakinleştirmek için birbirlerini seven çiftlerin hep buraya geldiğini ve el ele dolaştıklarını söyledim. Onu AŞKLAR GEÇİDİ denen gizli bir yere ***ürdüm. Manzara karşısında büyülenen kız daha ne olduğunu anlayamadan, çekicimi çoktan kafasına indirmiştim. Kız bir çığlık attı ve yere düştü. Yeteri kadar kan göremiyordum. Bu yüzden kızın başına var gücümle bir kaç kez daha vurdum. Kızın başının kanlar içinde kaldığını görünce onu orada tek başına, o vaziyette bırakıp gittim.

PETER KURTEN: Önüme çıkan herkesi öldürdüğüm doğru değildir. Öldürdüğüm kişinin kim olduğu benim için önemliydi. İstediğim, bağırışları ve yalvarışlarıyla beni heyecanlandıracak, kendimi iyi hissettirecek insanları bulmaktı. İnsanlara öldürmek amacıyla saldırmıyordum ama yakaladığım kişiyi bıçaklamaya başlayınca gerisi geliyordu
Eğer şu an dışarıda olsaydım ne yapardım bilmiyorum. Size hiçbir garanti veremem çünkü yaptıklarımı bilinçli bir şekilde yapmıyordum. Belki de farklı şekilde davranamazdım.
Eğer insanları öldürmeme izin verilse dünyada eşi benzeri görülmemiş bir katliamyapardım.

Paylaşımlarımız internet aracılığı ile araştırılıp yazlımıştır alıntıdır ilginiz için teşşekür ederiz.

8 Ocak 2015 Perşembe

Theodore Robert Bundy (Ted Bundy)

tedy2Theodore Robert Bundy (Ted Bundy), dünyanın ilk seri katilidir. Başka bir ifadeyle, ilk seri katil tanımı onunla doğmuştur. Ted Bundy, sadece seri katil olarak bilinmez. Ayrıca tecavüzcü olarak da bilinir.
Ted Bundy, 24 Kasım 1946 tarihinde Amerika Birleşik Devletleri’nin Vermont Eyaleti’nin Burlington şehrinde doğmuştur. Bundy’’nin çocukluğu sorunlu geçmiştir. Bundy’’nin babası, onu ve annesini terk etmiş, ilerleyen yıllarda anneside ortadan kaybolmuştur. Bundy, ablasını annesi, eniştesini ise babası olarak bilmekteydi. İlkokul ve Lise yıllarında içine kapanık biriydi. İnsanlarla iletişim kurmakta güçlük çekiyor, buna rağmen derslerdeki başarısı göz önüne alındığında, sınıfının hatta okulunun hep en iyileri arasında yer alıyordu. Theodore Robert Bundy, Liseyi dereceyle bitirip, Utah Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden davet mektubu aldı ve bunu kabul etti. Daha sonra siyasetle ilgilendi. Cumhuriyetçiler kanadında yer aldı. Herkes onun çok iyi bir siyaset adamı olacağına inanıyordu; ancak Bundy’nin hayatı çok farklı ilerledi. Bundy 1974’’den 1978’’e dek Utah’tan Colorado’ya, Washington’dan Florida’ya yediden fazla eyalette cinayet işledi. Üniversite döneminde 120’’den fazla kadını öldürüp; tecavüz ederken, şiddette sınır tanımadı. Bu 120 cinayetin sadece 36’’sının Bandy tarafından işlendiği ispat edilebildi. Bunda kendi itirafı önemli rol oynadı.
Theodore Robert Bundy, cinayetleri işlerken çeşitli aletler kullanırdı. Bunlar; levye, buz kıracağı, kelepçe, metal boru ve kadın çorabıydı. Kurbanlarını çekiciliğiyle savunmasız bırakırdı. Kimse onun bu tür işler yaptığını düşünmezdi. Bunun nedeni, sempatik çalışkan bir üniversiteli genç olmasıydı. Kurbanlarının birçoğunu koltuk değneği numarasıyla kandırmıştır. Bundy ayağını incitmiş gibi yaparak koltuk değneklerinin yardımıyla kitaplarını arabasına taşırken onu gören kızlardan yardım isterdi. Yardım için yanaşan kızları etkisiz hale getirirdi. Bundy etkisiz hale getirdiği kurbanını tenha bir yere götür ve öldürürdü. Öldürdüğü kurbanına ayrıca tecavüz ederdi. Bundy’ye göre kızlar. yalancıydı. Erkekleri kullanırlardı. Çünkü annesi bile onu terk etmişti. Ablası ona yalan söylemişti. Bundy bu yüzden hepsinden intikam almak istiyordu.
Bundy için ülke çapında insan avına çıkıldı. Ama o her defasında kullandığı sahte kredi kartları ve faturalar sayesinde polisleri atlatmayı başardı. Bundy birkaç kez şüpheli sıfatıyla göz altına alındı; ancak bir şekilde kendisini aklamayı her defasında başardı. Bunda hukuk bilgisi ve keskin zekası önemli rol oynadı. Daha sonra yaklanmasına rağmen, hücresinin tavanını delerek kaçtı. 1978’’de Florida Eyalet Üniversitesi’nde okuyan Lisa Levy ve Margaret Bowman’ı vahşice öldürüp tecavüz etti ve kimseye görünmeden olay yerinden uzaklaştı. Bu onun yakalanmasına sebep olan son olay oldu. Bundy yakalanıp dava süreci başladığında, savunmasını bizzat kendisi yaptı ve bunu oldukça başarılı bir şekilde yaptı. Yakayı ele vermesine sebep olan şey, kurbanın kalçasında yer alan bir ısırık oldu. Isırığın uzman raporuna göre, tamamiyle Bundy’’nin dişleriyle örtüştüğü tespit edildi ve jüri Bundy’nin idamına karar verdi.
Temyiz süreci yaklaşık 10 yıl sürdü. Bu sürede tüm bu yaşananlara rağmen bazıları için Bundy bir kahramandı. Hayranlarından binlerce mektup aldı birçoğu evlenme teklifi içeriyordu. Florida Eyalet Hapisanesi yetkilileri Bundy’nin idamını infaz etmek konusunda çok kararlıydı ve bunu başardılar. Onlarca kadını ölümle kucaklaşmaya kandıran o parlak gülümseme, 24 Ocak 1989 tarihinde elektirikli sandalyede son buldu. Bundy ölüme giden yolda faili meçhul bazı cinayetlerin kendisi tarafından işlendiğini itiraf etti ve pişman olduğunu söyledi.
Paylaşımlarımız internet aracılığı ile araştırılıp yazlımıştır alıntıdır ilginiz için teşşekür ederiz.

4 Ocak 2015 Pazar

Yavuz Yapıcıoğlu (Tornavidalı katil)

Yavuz Yapıcıoğlu, (d. 1967 Adana, Türkiye) "Tornavidalı katil" lakaplı Türk seri katil ve kundakçıdır.  Yapıcıoğlu, Türkiye'de öldürdüğü kurbanların sayısı en fazla olan katil kabul edilmektedir. Yapıcıoğlu Emniyet Genel Müdürlüğü'nün kayıtlarına göre 18, kendi yakınlarına göre bazı kaynaklarda 40 bazı kaynaklarda ise 43 kişinin ölümünden sorumludur. Adana ilinde 1967 yılında doğan Yapıcıoğlu'nun dokuz kardeşi bulunmaktadır. 25 Aralık 2002 tarihinde, Tekirdağ ilinde görülen bir duruşmada aile sevgisinden yoksun olarak büyüdüğünü iddia etmiştir.  Babasının başka bir kadınla ilişkiye girdiğini ve bu nedenle üvey annesinin yanında ilkokul ile ortaokulu okuduğunu beyan eden Yapıcıoğlu, yine kendi ifadesinde okulda hep sınıf birincisi olduğunu beyan etmiştir.
Lise eğitiminin 2'nci sınıfında ailesinden ayrılan ve okulu bırakan Yavuz Yapıcıoğlu, daha sonra bir süre amatör olarak futbol oynamıştır. Bir süre dericilikte yapmış ancak işlerinin yürümemesi nedeniyle işyerini kapatmıştır. Yavuz Yapıcıoğlu'nun İstanbul Zeytinburnu ilçesinde deri atölyesi işleten abisi Yıldır Yapıcıoğlu ve kendisi, kısa bir süre evlilik yaptığını, bu evliliğin üç ay sürdüğünü söylemişlerdir. Abisi, Yıldır Yapıcıoğlu ayrıca kardeşinin kendisine zaman zaman gelerek işlediği cinayetleri ve yaptığı tecavüzleri anlattığını, bunları duyduğunda kanının donduğunu kendisinin bildiği Tozkoparan'da 3, Adana ilinde 3 ve Ankara ilinde 2 kişinin öldürülmesi ile Modabağ'da 1 askerin öldürülmesinde cinayet zanlısı olduğunu bildiğini söylemiştir. Ayrıca, anneannesini de suçsuz yere öldürdüğünü beyan ettiği kardeşi Yavuz Yapıcıoğlu'nun potansiyel bir suç makinesi olduğunu medyaya açıklamıştır.
Yavuz Yapıcıoğlu, 1994 yılından önce bir süre İstanbul Merter'de adının "Sis Tarikatı" olduğunu bildiği bir gruba katılmıştır. 1994 yılında cinayet işlemeye başladığını beyan eden Yavuz, cinayetler esnasında zaman ve mekan algılamasını yitirdiğini, cinayetleri bu esnada işlediğini ve içinde sanki iki kişinin yaşadığını söylemiştir. İlk cinayetini 1994 yılında İstanbul ilinde komşusu olan bir genç kızın kendisine "Günaydın" demesinin ardından, kızla kavga etmesi ve ardından genç kızın nişanlısıyla kavga ettikten sonra kavgada 3 kişiyi öldürerek işlemiştir. Yavuz'un bıçakladığı 20 yaşındaki Sait Korkmaz isimli genç olay yerinde vefat etmiş, olay yerinden kaçarken durdurduğu otomobil sahibini de kendisine direndiği için öldürmüştür.
Meydana gelen bu olayın ardından İstanbul Avcılar'da yakalanan Yavuz, deli taklidi yapmış ve bu nedenle Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi'ne sevk edilmiştir. Hastane kayıtlarına göre, hastanede çırılçıplak soyunarak, "Ben İsa'yım" şeklinde bağırmış, tutulduğu adli koğuşu yakmış ve hasta bakıcılara saldırarak yaralamıştır. Koğuş arkadaşlarına da saldırarak yaralayan Yavuz'a, daha sonra yargılama süreci esnasında hastaneden 2005 yılında mülga hale gelen eski 765 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 46'ncı maddesi doğrultusunda işlediği cinayetlerden dolayı serbest bırakılmasını sağlayan cezai ehliyeti yoktur raporu verilmiştir.
Hastaneden çıkarılmasının ardından Yapıcıoğlu, İstanbul'da Pertevniyal Lisesi'nin önünde tartışan okul hademesi ile kız öğrencinin tartışmasına karışarak, kız öğrenci ile arasına giren hademeyi bıçaklayarak öldürdü. Cinayetten sonra Adana iline kaçtı. Adana ilinde basit nedenlerde üç kişiyi daha öldürdü. Adana ilinden tekrar İstanbul iline kaçtığı esnada, otobüs Ankara ilinde mola verdiği esnada tanımadığı bir kişiden kendisine simit almak amacıyla para istedi. Şahıs parayı vermediği için onu takip ederek, şişledi ve öldürdü. Bu esnada cinayeti gören bir kişiyi daha kovalayarak boğazını keserek öldürdü.
Yavuz 1998 yılında bazı kaynaklara göre ısmarladığı bir dondurmayı yemeyen Belçikalı bir turisti bıçaklamış ve öldürmek istediği esnada bacağından vurularak etkisiz hale getirilmiştir. Başka bir abisinin Tekirdağ ili Çorlu ilçesinde bulunan işyerine giden Yavuz, burada kendisine harçlık vermeyen abisinin dükkanını kundaklamıştır. Ayrıca bununla da yetinmeyen Yavuz, iki akrabasının daha evlerini kundakladıktan sonra İstanbul Silivri'de ikamet eden babasının evine giderek onu öldürmek istemiştir. 2000 yılında babası Selim Samih kendisini öldürmek için gelen oğlunun elinden ancak ona pompalı tüfek ile ateş ederek yaralı bir şekilde kurtulmuştur. Olayın ardından bazı kaynaklara göre Balıkesir iline bağlı Edremit ilçesinde yaşayan bazı kaynaklara göre ise Adana ilinde yaşayan anneannesinin yanına kaçan Yavuz, bu evde 3 gün süreyle kalmıştır. Son gün, anneannesinin kendisine söylediği bir sözü kaldıramayarak onu başına kül tablası ile vurarak öldürmüştür. Meydana gelen olayı öğrenen annesi ise bundan iki gün sonra vefat etmiştir. İşlediği cinayetlerden sonra yakalanan Yapıcıoğlu raporu nedeniyle hastaneye gönderiliyor ancak bir yıl tedavi süresi dolmadan salıveriliyordu.
Bu olayların ardından Yavuz, yine Tekirdağ ili Çorlu ilçesinde bulunan abisinin yanında kalmaya başlamıştır. 24 Aralık 2002 tarihinde Çorluspor Tesislerinde bekçilik yapmakta olan 44 yaşındaki Hüseyin Yamuk ile Organize Deri Sanayi Sitesinde tornacılık yapan Özcan Karagözoğlu'nu ve bir şirkette bekçilik yapmakta olan ve sokakta karşılaştığı 43 yaşındaki Şakir Temürçi isimli şahısları başlarına tornavida saplayarak öldürmüştür. Cinayetlerin ardından Tonguç Camii'ne giden Yavuz, burada sabah namazını kıldırmakta olan imam Salih Baş'a saldırmış fakat cemaatin müdahale etmesi sonucunda buradan kaçmış ve Salih Baş yaralanmıştır. Polis ekipleri, Yavuz'u aynı gün öğleden sonra sokakta yakaladığında, Yavuz kendisini yakalayan polislere "Tornavidayı attım, cinayetlerin sebebini kung-fu biliyor" dediği iddia edilmiştir.
Meydana gelen son cinayetlerin ardından kovuşturma kapsamında tekrar Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi'ne gönderilen Yavuz'a, bu defa daha önce deli numarası yaparak doktor raporu aldığını beyanla, 2003 yılı Nisan ayında raporu iptal edilmiştir. Bunun üzerine Yavuz, Tekirdağ Kapalı Cezaevine sevk edilmiştir. Ağabeyi Yıldır Yapıcıoğlu'nun medyaya "Avcılar sapığı kardeşimdir" demeçleri üzerine, Yavuz ile ilgili soruşturmanın kapsamı genişletilerek 1992 ve 1993 yıllarında Avcılar'da işlenen ve zanlıları tespit edilemeyen soruşturmalar ile ilgili soruşturmalar yapılmıştır. Yavuz, duruşması yapılan mahkemeler esnasında da kendisinin "Gerçek Atatürk" olduğunu söylemiştir.
Tekirdağ ili Çorlu ilçesinde Şakir Temürcü'yü öldürmekten 28, Salih Baş'ı öldürmeye tam teşebbüsten ise 16 yıl hapis cezası bulunan Yavuz hakkında yapılan bir başka cinayet yargılaması nedeniyle 20 yıl daha hapis cezası verilmiştir. Aldığı cezaların toplamı 74 yıl kadardır. Yavuz'un işlediği cinayetlerin neredeyse tamamında, mağdur ve mağdureler tamamen birbirleri ile ilgisi olmayan kişilerdir. Bu doğrultuda, Yavuz Türkiye'de bir seri katil kabul edilmektedir. Öldürdüğü kişilerin sayısı bakımından da, Cumhuriyet tarihinin en çok insan öldüren seri cinayet katili sayılmaktadır.

Paylaşımlarımız internet aracılığı ile araştırılıp yazlımıştır alıntıdır ilginiz için teşşekür ederiz.

3 Ocak 2015 Cumartesi

Jeffrey Dahmer (1960-1994)

Jeffrey Dahmer 1978’den 1989’a kadar bilindiği kadarıyla en az 17 genç erkek çocuğunu öldürmüş. Cinayetlerinin hemen hemen hepsinde nekrofili, yamyamlık, parçalara ayırma gibi pek çok psikopatça yöntemleri kullanan Dahmer’ın ilk kurbanını 18 yaşındayken öldürmüş. Anlattığına göre otoyoldan aldığı 19 yaşında bir otostopçu olan Steven Hicks evine yerleşip ayrılmak istememiş. Bu nedenle  adamı öldürüp parçalara ayırmış ve arka bahçesine gömmüş. Çıkarılan cesedin pek çok parçası eksik çıkınca “işe yarar kısımları değerlendirdiğini” söylemiş.

Yılın 10 ayını çalışarak geçirediği Milwaukee’de bir kamptaki 13 yaşında Laoslu bir oğlan çocuğunu taciz etmekten 25 Eylül 11988’de tutuklanan Dahmer o yıllarda pedofiliyi özel bir suç olarak gören bir yasa olmadığı için terapi görmesi şartıyla 1 yıl sonra tahliye edilmiş. Bu olaydan sonra (muhtemelen hapisteyken diğer mahkumların kendisine hak ettiği muameleyi uygulaması nedeniyle) zıvanadan çıkan Dahmer 1989-1991 yılları arasında seri cinayetler işlemeye başlamış. İlk hedefi hapse atılmasına neden olan Laoslu Konerak Sinthasomphone bulmak olan Dahmer çocuğu öldürüp tecavüz ettikten sonra cesedini bir caddeye bırakıp kaçmış. Yakalandığı 1991 yılına kadar haftada bir cinayet işlediği anlaşılan Jeffret Dahmer’ın yaşadığı evde 15 farklı kişiye ait kafatası ve kemik tespit edilmiş. Bu 15 cinayetten 927 yıl hapse mahkum olan ve direkt hücreye konulan Dahmer  1994 yılında “iyi hâlden” normal koğuşa alındığı ilk gün başta hapishanedeki hücre arkadaşı olmak üzere bütün mahkumlar tarafından linç edilerek öldürüldü.

Paylaşımlarımız internet aracılığı ile araştırılıp yazlımıştır alıntıdır ilginiz için teşşekür ederiz.

ALBERT DE SALVO




"ben mi? Ben kadınlara zarar vermem. Ben kadınları severim."
İşe cinsel tacizle başladı. Manken ajansına Model arıyormuş gibi kapı kapı dolaşıp kadınların beden ölçüsünü alır ve bu sırada vücutlarına dokunduğu kadılara cinsel taciz yapıyordu. Bu yüzden kısa bir hapis dönemi geçirmiş ve çıktığında tecavüzcülüğe terfi etmiştir.1960’ların başında New Englan’da yüzlerce kadına saldırdı. Bu sırada yeşil işçi kıyafetleriyle dolaştığı için kendisine ‘Yeşil Adam’ deniyordu. 
1962’de lakabı artık ‘Boston Canisi’ idi. O artık 18 ayda 13 kadını vahşice öldüren tatlı dilli bir sadistti. 
Onun vahşiliği daha çocukluk yıllarında ortaya çıkmaya başlamıştı. Bir köpek yavrusunu bir kediyle aynı sandığa kapatır ve kedinin, köpeğin gözlerini çıkarmasından zevk alırdı. 
Ordudayken evlendi. En vahşi cinayetleri işlediği sırada bile normal bir koca ve baba gibi görünmeyi başarabiliyordu. 
Onun şeytani bir libidosu vardı. Günde en az 6 kez Seks yapmak istiyordu. 
İlk cinayetlerinde tamirci olarak gittiği evlerde tatlı diliyle kandırdığı orta yaşlı kadınları hedef aldı. Onlar tecavüz edip boğduktan sonra, vücutlarını kesiyor, cinsel organlarına şişe ve benzeri maddeler sokuyor ve boğmakta kullandığı naylon kadın çoraplarıyla çenelerinin altına bir çeşit fiyonk yapıyordu. Bu bir çeşit imzaydı. 
1962’den sonra genç kadınlara yöneldi ve daha da vahşi bir hal aldı. Bir kadını yirmi kez bıçaklıyor, diğerini ise yatağın başucuna dayıyor, boynuna pembe bir fiyonk, cinsel organına süpürge sopası sokuyor ve sol ayağının dibine bir yeni yıl kartı bırakıyordu. 
Yakalanma sebebi de ilginç doğrusu. Yine böyle bir kadını evde sıkıştırıp ellerini ayaklarını bağlamış ve eğer ses çıkarırsa onu öldüreceğini söyleyerek tehdit etmiş. Fakat bir süre sonra onu çözüp özür dilemiş ve oradan kaçmış, kadın polisi aramış ve bu vesileyle de yakalanmış duygusal katilimiz. 
De Salvo Boston Canisi Cinayetlerinden değil, Yeşil Adam Tecavüzlerinden yakalandı. Eyalet akıl hastanesinde yatarken arkadaşlarına kadınları nasıl boğduğunu anlatmaya başladığında gerçek anlaşıldı. Ancak Boston Canisi cinayetlerinden ceza almadı. Maharetli avukatı F.Lee Bailey onu cinayet suçlamalarından kurtarmayı başarmıştı. Tecavüzlerden Ömür boyu hapis cezası aldı. Kasım 1973’te bir mahkum tarafından bıçaklanarak öldürüldü. 


Paylaşımlarımız internet aracılığı ile araştırılıp yazlımıştır alıntıdır ilginiz için teşşekür ederiz.

2 Ocak 2015 Cuma

Charles Albright


Charles gerçekten elit bir insandı. Bir çok dil bilirdi. Prestijli bir okulda Fen öğretmeniydi, aynı zamanda okul futbol takımının antrenörü, izci ekibinin başı ve yardıma ihtiyacı olan herkesin ilk aradığı kişiydi. Ha tabi bir de hayat kadınlarının gözlerini oyardı...

Charles kendisini evlatlık olarak alan ailenin yanındayken, avlanır, avladığı hayvanların içlerini doldurur, ancak gözlerine ayrı bir özen gösterirmiş. Pahalı taşlar kullanmaya dikkat edermiş. Daha sonra üniversitede de gözlere olan düşkünlüğü devam etmiş. Hatta bir keresinde oda arkadaşı sevgilisi tarafından terkedilince tüm fotoğrafları çöpe atmış, Charles da fotoğrafları alıp teker teker kızın gözlerini kesip odanın etrafına yapıştırmış. 1990 yılında ise 3 tane hayat kadını gözleri oyulmuş bir şekilde bulunmuş ve polis arkasında delil bırakan Charles'a ulaşmış. Charles ömrünün sonuna kadar hapiste kalacak ve muhtemelen göz çizecek.

Paylaşımlarımız internet aracılığı ile araştırılıp yazlımıştır alıntıdır ilginiz için teşşekür ederiz.